Emek ve Barış Platformundan 12 Eylül Açıklaması

Emek ve Barış Platformundan 12 Eylül Açıklaması

Emek ve Demokrasi Platformu, 12 Eylül Askeri Darbesinin yıl dönümü nedeniyle Candoğan Parkı’nda basın açıklaması yaptı.

Denizli’de Emek ve Demokrasi Platformu, 12 Eylül Askeri Darbesinin 43. yıl dönümü nedeniyle Candoğan Parkı’nda basın açıklamasında bulundu. Platform adına konuşan Nebi Epci, 12 Eylül darbesinin üzerinden 43 yıl geçti.Ancak 12 Eylül darbe rejimi temel unsurlarıyla katlanarak sürüyor.12 Eylül Darbe Anayasası ve Siyasi Partiler Yasası, seçim barajı, YÖK, RTÜK, sendikalar yasaları ile sürüyor.12 Eylül devleti, "yasal" temellerini oluşturan 1980-83 döneminde yapılan 600 civarında yasa ve binlerce yönetmelikle sürüyor.Türkiye'nin resmi siyasal iktidarları tahterevallinin bir ucunda, 43 yıldır ülkeyi tekçi darbe anayasası, tekçi darbe yasaları ve yönetmelikleri ile yönetiyor. Türkiye'nin resmi siyasal muhalefeti de tahterevallinin bir diğer ucunda, 43 yıldır bu tekçi darbe siyasetinin kuralları içinde muhalefet oyunu oynuyor. İktidarın ve muhalefetin darbe karşıtlığı üzerine demokrasi lafızları, bir siyasi şikenin üzerini örten birer "incir yaprağı" görüntüsü veriyor” açıklamalarında bulundu.

“Darbe rejimiyle uzlaştılar”

Muhalefet ile iktidarın darbe rejimiyle uzlaştıklarını belirten Epci, “Sanki 12 Eylül darbesi olmamış, sanki 12 Eylül rejimi temel unsurlarıyla sürmüyormuş gibi bir davranış tutumu içinde oldular.Bu tutum, 2000'li yıllara doğru iktidara hazırlanan siyasi yasaklı Erdoğan’a iktidar olma olanağı sağladı. 2000’lerin başında da iktidar olan Başbakan Erdoğan'a geniş bir hareket sahası sağlamaya devam etti.Açık bir ifadeyle Türkiye'nin resmi siyasal muhalefet siyasetçilerinin 12 Eylül rejimi ile uzlaşmasının bedeli Erdoğancı Tekçi Rejim oldu.  Gerçek şu ki 12 Eylül darbe rejiminin temel kurumlarını Cumhurbaşkanı Erdoğan kurmadı. Erdoğan, darbeden 20 yıl sonra hazır bulduğu antidemokratik anayasayı ve yasaları kendi siyasi yükselişi için sonuna kadar kullandı. Anayasayı ve yasaları ihtiyaç duyduğunda yok da saydı. Resmi muhalefet siyaseti, 1983 yılından 2000’li yıllara 12 Eylül darbe rejimiyle uzlaşmasaydı, darbe rejimi tasfiye edilebilseydi, hatta sınırlayabilseydi, Erdoğan bu kadar yolu adeta muhalefet yokmuş gibi böyle kolaylıkla alabilecek miydi?” diye ekledi.

 

“Yerel seçimlere gidiyoruz”

Yerel seçimler için hemen harekete geçilmeli diyen Epci, “Türkiye ‘Mayıs Seçimleri’nden sonra ağırlaşarak süren ülke sorunlarıyla yerel seçimlere gidiyor.İki turlu genel seçimlerden moralsiz çıkıldı. Dağınıklık, umutsuzluk eğilimleri hala sürüyor. Halklarımız bir umut odağının duruma el koyarak havayı tersine çevirecek güçlü bir siyasal çıkış arıyor. Eğer buna bir cevap verilmezse umutsuzluğun derinleşerek sandığa yansıması muhtemeldir.İnisiyatif alma gerçek bir ihtiyaçtır, hemen harekete geçilmeli. Sol’un otokratik iktidara soluk aldırmayacak tek kararlı muhalefet odağı olduğunu, toplumun bize güvenebileceğini göstermenin zamanıdır.Öncelikle solun bütün demokratik toplumsal halk katmanlarına seslenen bir yerden, güç ve eylem birliği ve zaman kaybetmeden en geniş ittifakı sağlamasının zamanıdır.Öte yandan emekçiler ekonomik krizin ve yoksulluğun altında ezilmektedir. Ay sonunu getirmeye çabalayan emekçilerin ek zam eylemleri, bu ağır tabloya karşı harekete geçmenin belirtilerini taşımaktadır. Halk iktidarına giden yolun emekçilerin talepleri etrafında sürdüreceği bir mücadelenin ortaklaştırılabilmesinden geçtiği aşikardır. Halk demokrasisini tesis edebilmenin yolu da emekçilerin taleplerini bir sonraki seçimlere ertelemeden bugünden bir mücadele ittifakının kurulabilmesinden geçmektedir” diyerek bitirdi.

“Darbe rejiminden vazgeçilsin”

Vazgeçilmez taleplerinin değiştirilmeyen anayasa sorunu olduğunu belirten Epci, “Yukarıda ifade ettiğimiz gibi 12 Eylül darbe rejiminden demokrasiye(!) geçişimiz oldukça sorunludur. Bu sorun esas itibariyle değişmeyen, değiştirilmeyen Anayasa sorunudur.12 Eylül darbesinden bu yana hükümetlerin değişmesiyle birlikte kısmi değiştirmelerle sürdürülen 1980 Darbe Anayasasının kaldırılarak; demokratik, özgürlükçü, eşitlikçi ve sosyal bir anayasanın toplumsal bir mutabakat ile yapılmasını talep ediyoruz! Toplumsal barışın, adaletin, kolektif ve bireysel hak ve özgürlüklerin sağlandığı, baskının ve şiddetin değil özgürlüğün ve eşitliğin olduğu Demokratik Cumhuriyette yaşamak istiyoruz” diyerek cümlelerini bitirdi.